Diyorum ki, keşke bu adam kulağını kesmesiydi, keşke bu kadar dahi olmasaydı ya da nasıl desem bu kadar yüzeyselleştirilmeseydi. Van Gogh diyorsun insanlar ehehe kulak kesen dimi hani böyle bir de ayçiçekli falan resmi var. Evet abi var da ee sonra? Sanatçı değil de sadece bir algı çoğu insan için o ya da Leonardo Da Vinci diğer bir çok ressam;sanatçı da.
Peki pop kültürü onlara bu kadar yönelten, herkesin onları tanımasını sağlayan özellikleri neydi? Herkesin sanattan anlayacak hali yok ya? Peki ne oldu da bu adamlar bu kadar tanındı. Değişik olmaları? Muhtemelen. Yeni akım getirmiş olmaları o da olası. Ama neden onlar. Bir çok kişi daha onların peşinden geldi belki haddime değil ama daha güzel kompozisyonlar resimler sanat eserleri çıkaranlar da oldu.
Belki de birinin beğenmesi sonra da vov aman tanrım nasıl yani o beğendiyse mikemmel olmalı biz de sevelim denerek başladı böyle böyle büyüdü bir Leonardo Da Vinci. Çünkü diyorum ya, bu işten anlayan insanlar için ilk ve tek ressam değildi kendisi. Mona Lisa'yı çizdiğinde hayatında yaptığı en güzel resim olduğunu falan da iddia etmedi. Van Gogh yıllardır popüler?
Ya kültür algısı değişti moda olan kültür oldu, ya da gerçekten bizde göz var. Hangisi?
Not:Keşke uyurken yazmasaymışım...
Peki pop kültürü onlara bu kadar yönelten, herkesin onları tanımasını sağlayan özellikleri neydi? Herkesin sanattan anlayacak hali yok ya? Peki ne oldu da bu adamlar bu kadar tanındı. Değişik olmaları? Muhtemelen. Yeni akım getirmiş olmaları o da olası. Ama neden onlar. Bir çok kişi daha onların peşinden geldi belki haddime değil ama daha güzel kompozisyonlar resimler sanat eserleri çıkaranlar da oldu.
Belki de birinin beğenmesi sonra da vov aman tanrım nasıl yani o beğendiyse mikemmel olmalı biz de sevelim denerek başladı böyle böyle büyüdü bir Leonardo Da Vinci. Çünkü diyorum ya, bu işten anlayan insanlar için ilk ve tek ressam değildi kendisi. Mona Lisa'yı çizdiğinde hayatında yaptığı en güzel resim olduğunu falan da iddia etmedi. Van Gogh yıllardır popüler?
Ya kültür algısı değişti moda olan kültür oldu, ya da gerçekten bizde göz var. Hangisi?
Not:Keşke uyurken yazmasaymışım...
In
Outfit #3
Photoshoots from magazines. I'm obsessed about these photos recently.
Son zamanlarda bu fotoğraflar ile kafayı bozmuş durumdayım tabiri caizse.
Having chocolate skin makes everything look shiner and brighter i think. Especially gold. Look at these colors.
Koyu renkli tene sahip olmak renkleri kesinlikle daha parlak ve güzel gösteriyor. Özellikle de altını.
Hi hair, nice to meet you.
Karl Lagerfeld is th star of a new documentary. The four-hour production will air on 7 September in Germany.
The mini biographic movie focuses on the designer's career, life, and religion between fashion and religion-drawing comparisons between fashion magazines and bible, and likening the models to angels. The film was directed by television journalist Martina Neuen.
Lagerfeld allowed the journalist acces to his shows and studio over a period of 16 months. I think i want to be a journalist or a director now. He shared details of his personel life and career. The documentary entitled Mode Als Religion (Fashion as a religion) also features interviews with Diane Kruger,Sarah Jessica Parker and Suzy Menkes.
The documentary will have a preview screening in September in Munich, which Lagerfeld is expected to attend, to coincide with the launch of his boutique in the German city.
Mini-biyografik film tasarımcının kariyeri, hayatı ve moda ile din arasındaki ilişkiyi anlatıyor Lagerfeld şeklinde:moda dergilerine ve incile çizim yapmak ,modelleri meleklere benzetmek. Film gazeteci Martina Neuen tarafından yönetiliyor.
Lagerfeld, 16 ay boyunca gazetecinin şovlarına ve stüdyosuna girmesine özel izin verdi. Bunu duyduktan sonra bir gazeteci ya da yönetmen olmak istediğime karar verdim. Evet neyse efenim. Lagerfeld bu buluşmalarda hayatını ve kariyerini anlattı. Belgesel Din olarak moda bağlığı ile yayınlanacak (Türk adı pek etkileyici olmadı) ayrıca Sarah Jessica Parker ve Diane Kruger gibi bir çok ünlü isimle röportaj da yapılmış.
Belgesel film Eylül'de Münih'te özel bir gösterimle vizyona girecek. Lagerfeld de bu gösterime katılacak. Bu arada orada yeni mağazasını da açacakmış. O zaman Eylül'de Münih'te görüşmek üzere!!
In
Royal Baby
Günlerdir hatta haftalardır belki de aylardır bütün dünya ve sevgili ülkem bir Royal Babydir tutturmuş gidiyor. Zaten bi olaylı evlenmişleri şimdi bir de doğuracak diye herkes yaygara yaptı kadın sonunda doğurdu çocuğu ben rahatladım vallahi. Ne çileli başın varmış be Kate.Naapacaaan bir çıkıp da benim bedenim benim kararım da diyemiyon ee napacaan.
Kimsenin hiç bir yerde sorunu yok bizde zaten herşey günlük güneşlikmiş gibi bir de veledin teki ne cinsiyetli olacak, neye benzeyecek Diana gibi güzel mi kraliçe gibi suratsız mı hala neden prens olduğunu anlayamadığım öyle öleceğine de emin olduğum Charles gibi ezik mi zattiri gibi zottiri mi olacak diye tartışılıyor.
Peki nedir bu Royal Baby. Kendisi daha doğmadan pek bir kapitalist çıktı. Royal Baby tırnak süslemesi zımbırtıları bile gördüm hani o kadar artık düşünün. Yastığı, yorganı, biberonu ,emziğine kadar ne kadar üzerine desen resim işlenecek şey varsa onlarda da vardı. Kendisi kraliyet ailesine üye oldu zaten biliyoruz bir de doğmadan piyasası oldu. Şimdi bir yaşına girse neler olacak onları düşünüyorum. Hadi bir de sadece İngiltere'de olsa banane aman diyip geçeceğim ama o da olmuyor ki. Ya bize ne ki yani bize ne. Neden bu kadar uğraşılıyor böyle şeylerle cidden anlamıyorum. Fazla mı abartıyorum bu insanlar mı çok işsiz kararsız kaldım. Bir yardım eli uzatıverin bari.
Sevgiler Cemre
TRANSLATE:
For soo many days whole world and my country Turkey speaks about that Royal Baby thing. We all know everything about that noisy royal wedding and now there their baby came.
And like everything is so perfect the world think about what that kid going to look like. Is he going to be beautiful like Diana? grumpy like queen? or like the prince Charles that i don't know why he still is a prince.
So what's that ''Royal Baby'' we already know that he is a bit capitalist. I even saw royal baby nail art stuff. Like really? seriously? He has born as a member of royal family okay we got it but he has a market from now? I can't get it. I'm wondering about what is his 1th birthday going to be like. I could understand that madness if it happens only in UK but why the hell my country give a fuck? I don't know i'm too nervous about it or people are too dumb? Helphelphelp.
Greetings, Cemre
80leri de seviyorum ben baya.2000'ler dışındaki bütün zaman dilimleriyle barışığım amma çok sıcak kanlı gelmiyor teknoloji çağı.O kadar teknoloji olunca da insanlar ne işe yarayacaksa...Sadece sağlık sektörüne puanım tam diyecektim,ilaç piyasasının da Rus mafyalarıyla ürpertici benzerliği böyle demekten de vazgeçirdi.
Neyse asıl yazmak istediğim konuya gelirsek,Türkiye için kötü,insanlar için değişik ve birleştirici bir dönem.
80ler.
10 maddede neden sevdiğimi sıralarsak:
80ler.
10 maddede neden sevdiğimi sıralarsak:
1)Farkındalık Dönemi:
Türkiye için duruma bakarsak; hemen hemen herkes için korkunç ve acı verici bir dönem olduğunu zaten biliyoruz. Bir şekilde insanları ve nesilleri birleştirdi ama.O dönemde yaşananlar,yaşayanlar,idama mahkum edilenler,bu dönemdeki gençlere geleceğe umut ışığı doğurdu.Denizler okyanuslara döküldü desem yeridir.:Her anlamda insanların uyanmasını sağladı.
(Bunu yazarken Duman-Eyvallah dinlemek İleride Gezi deneyimlerimi yazma isteği uyandırmadı değil.)
2)Jane Fonda:
Amerika'nın kendini toparlamaya çalıştığı,sokaklarda insanların asık suratlarla dolaştığı zamanlarda bir Jane Fonda geçeği vardı.Bence bu özellikle kadınlar için bir şanstı.Bu dönemde kadınlar toplumdaki yerlerini farktetti.İyi hisset iyi ol şeklinde bir akım ortaya çıkaran Jane Fonda'nın bunda büyük payı var.Ve sadece Amerika'da değil, bütün dünyada yayıldı bu akım.
Jane Fonda'nın o dönemki aerobik kasetleri...Pekala.Hiç gördünüz mü bilmiyorum ama çok 80ler yani neyse.O kadar iyi bir oyuncuyken bunu yapması özveri diye düşünüyorum.Gerçi daha da ünlenmesine neden olmuş o ayrı.
3)Fashionista:
80ler ve disko.İkisi bir araya gelince neler olmuş hepimiz şu yıllarda bile görüyoruz galiba hala.Vatka,sim,tayt,ultra mini etekler,devasa küpeler,parmaksız deri eldivenler,members only ceketleri,fazlasıyla bol tişörtler ve tabiki konçlar.
Hepsini bir arada düşününce aslında felaket gibi görünse de içten içe seviyorum ben.Ama bir flashdance bu kıyafetlersiz asla tam olmazdı kabul edelim.
4)Dans Filmleri:
Tabii ki dans filmleri.Flashdance aralarında favorim.Yüzbinlerce kez izleyebilirim.Sonra Dirty dancing,footloose ,white nights,fame liste uzar gider.Sırf bunun için bile sevilir,harikasın be seksenler.
5)Müzik:
Madonna'nın tek kaş,çirkin ama yeteneğiyle herkesi büyülediği zamanlar.Aslında ben ilk zamanlarında sadece tarzıyla ünlendiğini dşünüyorum çünkü seksenler için fazla havalı.Düşünsenize Like a Prayer gibi bir klibin yarattığı tepkiyi.Aslında tarzı derken,hristiyan ama değil.Şu anda bile insanların garipseyebileceği bir klip ve şarkı ki benim hala en sevdiğim madonna şarkılarından biri.Son yıllarda tarzını hala beğensem de piyasaya uyum sağlamak için bu yaşında yaptığı ''I'm not a girl not yet a woman'' triplerineyse diyecek bir şeyim yok.Arada beğendiğim şarkıları da çıkıyor tabii.
Dinlenilmesi gereken 10 şarkısına gelirsek:
Türkiye için duruma bakarsak; hemen hemen herkes için korkunç ve acı verici bir dönem olduğunu zaten biliyoruz. Bir şekilde insanları ve nesilleri birleştirdi ama.O dönemde yaşananlar,yaşayanlar,idama mahkum edilenler,bu dönemdeki gençlere geleceğe umut ışığı doğurdu.Denizler okyanuslara döküldü desem yeridir.:Her anlamda insanların uyanmasını sağladı.
(Bunu yazarken Duman-Eyvallah dinlemek İleride Gezi deneyimlerimi yazma isteği uyandırmadı değil.)
2)Jane Fonda:
Amerika'nın kendini toparlamaya çalıştığı,sokaklarda insanların asık suratlarla dolaştığı zamanlarda bir Jane Fonda geçeği vardı.Bence bu özellikle kadınlar için bir şanstı.Bu dönemde kadınlar toplumdaki yerlerini farktetti.İyi hisset iyi ol şeklinde bir akım ortaya çıkaran Jane Fonda'nın bunda büyük payı var.Ve sadece Amerika'da değil, bütün dünyada yayıldı bu akım.
Jane Fonda'nın o dönemki aerobik kasetleri...Pekala.Hiç gördünüz mü bilmiyorum ama çok 80ler yani neyse.O kadar iyi bir oyuncuyken bunu yapması özveri diye düşünüyorum.Gerçi daha da ünlenmesine neden olmuş o ayrı.
3)Fashionista:
80ler ve disko.İkisi bir araya gelince neler olmuş hepimiz şu yıllarda bile görüyoruz galiba hala.Vatka,sim,tayt,ultra mini etekler,devasa küpeler,parmaksız deri eldivenler,members only ceketleri,fazlasıyla bol tişörtler ve tabiki konçlar.
Hepsini bir arada düşününce aslında felaket gibi görünse de içten içe seviyorum ben.Ama bir flashdance bu kıyafetlersiz asla tam olmazdı kabul edelim.
4)Dans Filmleri:
5)Müzik:
- Madonna:
Madonna'nın tek kaş,çirkin ama yeteneğiyle herkesi büyülediği zamanlar.Aslında ben ilk zamanlarında sadece tarzıyla ünlendiğini dşünüyorum çünkü seksenler için fazla havalı.Düşünsenize Like a Prayer gibi bir klibin yarattığı tepkiyi.Aslında tarzı derken,hristiyan ama değil.Şu anda bile insanların garipseyebileceği bir klip ve şarkı ki benim hala en sevdiğim madonna şarkılarından biri.Son yıllarda tarzını hala beğensem de piyasaya uyum sağlamak için bu yaşında yaptığı ''I'm not a girl not yet a woman'' triplerineyse diyecek bir şeyim yok.Arada beğendiğim şarkıları da çıkıyor tabii.
Dinlenilmesi gereken 10 şarkısına gelirsek:
- La Isla Bonita
- Like a Virgin
- Material Girl
- Stay
- Pretender
- Papa Don't Preach
- Love Song
- Like a Prayer
- Dress You Up
- Holiday
- Michael Jackson
Ama Paul McCartney'nin Pipes Of Piece albümünde kullanılan düet yaptıkları Say say say şarkısı Michael Jackson'ın o yıllardaki en sevdiğim düeti.
- Van Halen:
Van Halen ilk kurulduğunda Alex ve Eddie Van Halen gitarist ve baterist olarak acemiydi.Grup zaman geçtikçe genişledi,soliste ve bas gitariste kavuştu.Van Halen'ın ünlü olmasına katkısı olan ilk isimlerden biriyse Kiss'ten Gene Simmons'tı.Bu dediklerim 70li yıllarda gerçekleşti.80lere gelindiğindeyse,grupta David Lee Roth
şeklinde bir gerçek vardı.Grubun bu dönemlerinde Eddie ve Roth'un çok anlaşamamış olması yaptıkları işleri çok etkilememiş gibi görünüyor en sevdiğim şarkılarından bazıları bu dönemde çünkü.Jump,Panama,Love Walks In,Fools,Everybody wants some gibi aşık olunası şeyler öyle boşu boşuna yapılmamış yani.
şeklinde bir gerçek vardı.Grubun bu dönemlerinde Eddie ve Roth'un çok anlaşamamış olması yaptıkları işleri çok etkilememiş gibi görünüyor en sevdiğim şarkılarından bazıları bu dönemde çünkü.Jump,Panama,Love Walks In,Fools,Everybody wants some gibi aşık olunası şeyler öyle boşu boşuna yapılmamış yani.
Panama
Sammy Hagar geldikten sonraysa bildiğimiz altın çağı yaşamış grup.Good Enough,Summer Nights,When it's Love,Black and Blue,Wht can't this be love falan var olm.Bildiğim kadarıyla seksenlerde toplam dokuz on tane turne yapmışlar.Hayatları turnede geçmiş artık ne desem.Van Halen bir daha bu dönemlerine dönseneeeğğ.
- Kiss:
Sahne kostümleri,makyajları herşeyiyle mikemmel ve ikonik.Paul Stanley,Gene Simmons baştan beri dayanabilmiş olsalar da grup yüzlerce üye değiştirmiş resmen.En başarılı yıllarında Eric Carr da varmış grupta ancak 91 yılında ölmüş.Ölmüş olduğunu öğrenince baya üzülmüştüm...
The Ankh Warrior
|
The Starchild – Paul Stanley |
The Demon – Gene Simmons
The Fox – Eric Carr |
The Spaceman or The Space Ace – Ace Frehley,Tommy Thayer |
Catman – Peter Criss, Eric Singer Sevilen ÅŸarkılara gelirsek. top5
|
- Queen:
Queen ve Fredie Mercury ilham kaynağı tam anlamıyla.Klasik şarkıları var tabii ki Bohemian Rapsody başta olmak üzere We Are the Champions, We Will Rock You, ve Another One Bites the Dust.Asıl olaylarının canlı performansları oluşu doksanlı yıllarda doğmuş biri olarak beni derinden zedelemiş bulunmakta.Bu arada Live Aid'deki performansları toplamda 2 milyar kişi tarafından izlenmiş.Radio Gaga şarkısının şimdiki Lady Gaga'nın ismine ilham vermiş olması ironisi de ayrı mesele.Müzik tarzları o kadar alakasız ki.Sevilen şarkılarını kendi adıma burada oturup yazamıyorum çünkü Queen benim için ayrı bir olay o yüzden size sadece şunu önerebilirim:
- Bon Jovi:
Tartışmasız en ikonik şarkıları yapmış grupların başında.İlk beşte hatta.İlk çıktığı zamanlar Kiss ve Scorpions'un alt grubu olarak sahne alsa da haketmiş olduğu ilgiyi ilerleyen zamanlarda görmüş.
İlerleyen zamanlar dediğim de ikinci albümlerinden bir yıl sonra işte çok sürmemiş ve asıl efsanelerini ortaya atmışlar:
http://fizy.com/search/wanted+dead+or+alive+bon+jovi
- Duran Duran:
Yıllardır dağılmadan ara vermeden aynı grup elemanlarıyla müzik yapmaya devam edebilmek çok enteresan olsa gerek.Duran Duran resmen zoru başaranlardan.Böyle devam etsinler litfeeyn.
http://www.lastfm.com.tr/music/Duran+Duran
- Guns N Roses
Gelmiş geçmiş en efsane gitarist Slash'in ortaya çıktığı grup olabilmesi bile yeter.Şimdi Axl Rose güzel nextdoor kızlara benzemiş haliyle grubun tek orjinal üyesi olarak kalmış olsa bile iyi zamanların da oldu be Axl,üzme kendini Axl.Appetite For Destruction ilk çıktığında bu kadar büyük bir olay olacağı belliymiş herhalde.Sweet Child O' Mine var olm o albümün içinde.Yine seksenli yıllarda Rolling Stones top 5 listesine 2 albümüyle girdi ve ilk defa bir rock grubu bu başarıyı kazanmış oldu.Çok belgesel tadına geldi böyle de neyse işte.Hayatınızda bir kere bile Guns N Roses dinlemediyseniz,ölmeyin daha durun!Dinleyin.
- AC/DC
Ac/Dc de Van Halen gibi bir kardeş grubu olmasına rağmen onlardan kat kat daha ünlüler.Nedeninin grup üyelerinden ve dolayısıyla daha iyi şarkılardan kaynaklandığını söylemem gerek yok herhalde.Oturun dinleyin ya bunu okuyacağınızaa!!!
- Red Hot Chili Peppers
Hala albüm yapıyorlar iyi güzel sevindirici de.Şöyle bir olayı var.İlk şarkıları,albümleri vazgeçilmez.Geçen sene Türkiye'ye geldiklerinde gidemediğime çıelgın üzülmüştüm.Daha gelirler gerçi ya.Evet evet gelirler.Hep öyle oluyor zaten bir kere geldikten sonra ayak alışkanlığı iki yılda bir konser ya.Gelirler evet umut yitirmiyoruz.
Tabii bunlardan başka efsanevi olan gruplar da var ama çok uzun olacak diye yazamıyorum.Bir de biraz üşeniyorum.Bazıları çok bilinmiyorlar diye ezikler sanılmasın en az burada yazdıklarım kadar iyiler.Birini açıp dinleyin pişman olmazsınız.
Metallica:http://fizy.com/search/metallica
Tears For Fears:http://fizy.com/search/tears+for+fears
Journey:http://fizy.com/search/journey
The Police:http://fizy.com/search/the+police
Depeche Mode:http://fizy.com/search/depeche+mode
Mötley Crüe:http://fizy.com/search/motley+crue
The Cure:http://fizy.com/search/the+cure
Scorpions:http://fizy.com/search/scorpions
Aerosmith:http://fizy.com/search/aerosmith
Iron Maiden:http://fizy.com/search/iron+maiden
Green Day:http://fizy.com/search/green+day
6)MTV:
Önceden MTV ile ilgili bir post yazmıştım.Orada biraz bahsetmiştim ama tam anlatayım MTV'nin olayı nedir diye.Şimdi bu arkadaş ilk çıktığı zaman 81 yılında ilk başta top 40 listesinde en iyi konserlerden görüntüleri yayınlıyorlardı.Daha sonra MTV için özel çekilmiş video klipler haline getirilmiş bu uygulama.Aslında bu da ilk defa video kliplerin doğmasını sağlamış.MTV aslında McDonald's ve Coca Cola gibi kapitalizmin ve Amerikan kültürünün dünyaya empozesinin simgeleri gibi görülmüştür.Ve bence bu görüş tam olarak MTV'yi ifade etmektedir.Her ne kadar video klipler hoşumuza giden ve güzel şeyler olsa da zaman geçtikçe anlamsız televizyon programları ve artık tuhaf bir hal almış olan günümüz video klipleriyle yolundan sapmıştır gibi gibi.Ama seksenlerdeki hali harika.Keşke öyle devam etmseymiş.
7) Filmler:
Evet bu liste biraz uzun olacak sanırım ama ben en sevdiğim 15 taneyi yazayım yine
Evet bu liste biraz uzun olacak sanırım ama ben en sevdiğim 15 taneyi yazayım yine
- Star Wars Serisi
- E.T
- Beetlejuice
- Ghostbusters
- Back To The Future
- Ferris Bueller's Day Off
- Batman
- Die Hard
- The Breakfast Club
- Top Gun
- Pink Floyd The Wall
- Scarface
- Poltergeist
- Who Framed Roger Rabbit?
- UHF
8) Video Oyunları
80lerin başında video oyunları çok popülerleşmeye başladı. Bununla birlikte de sektörde çok büyük gelişmeler yaşandı.Bunlardan en büyüğü herhalde Pac-Man ve Mario'nun ortaya çıkışıdır. Pac-Man hem herkesin oynayabileceği kolaylıkta oluşuyla hem de oradaki tiplerin şirinliğiyle ünlendi. Mario'ysa zaten konulu ve karakterli oyunların ilk hali. Tetris de o dönemde ünlü olan oyunlardan. Hatta Türkiye'de de çok popülermiş insanlar şu anda telefonlarıyla nasıl ilgiliyse o zaman da yolda bile tetris oynarlarmış.
Konsol oyunlarıysa o zaman çıkmaya başlamış yine. Düşününce ne çok şey olmuş aslında.Duck Hunt,Mega Men gibi oyunlar da o dönemde ünlenmiş. Şimdi bile bir Duck Hunt durur...
9)Oyuncular-Yazarlar:
Oyuncular: Linda Gray ve Lary Hagman şu ünlü Dallas dizisiyle üne kavuşmuş ve artık yaşlanmış olsalar da hala o diziyle anılan oyuncular. Nasıl Dallasmış arkadaş ya hala anneler babalar konuşur benim gibiler de açar diziyi meraktan izler sonra bir de müdevami olur çıkar. İzlemeyin demiyorum hobi olarak yine izleyin de ben abarttım galiba.
10) Böyle bir madde bulamadım. Üzgünüm.
As the Amsterdam fashion week begins, questions starts to come up. Why the hell is Amsterdam? The five-day-long event started today and it ends on Tuesday July 16. As everyone know Amsterdam doesn't have a fashion history like paris or Milan. But it's a good thing for not making a normal fashion week.
Spijkers & Spijkers autumnwinter 2013-14 |
30
designers will show their collection.The
commercially innovative design label SIS by Spijkers & Spijkers - created
by twin sisters Truus and Riet Spijkers - will be the first to show tonight,
followed by MaryMe-JimmyPaul. The line-up includes other established designers,
such as Claes Iversen, known for his ultra-feminine and elegant collections,and
Marga Weimans - who pushes boundaries between fashion and art.
Amsterdam Fashion Week also welcomes a number of newcomers, like Anne de Grijff.
AFW
is not only becoming more accessible for young designers - fashion-lovers have
also been given an opportunity to buy tickets to a limited number of shows. And
for those who didn't manage to get hold of tickets: all shows can be watched
live on the Amsterdam Fashion Week app!!
Anne de Grijff autumn/winter 2013-14
Amsterdam Moda Haftasının başmasıyla, sorular da oluşmaya başladı. Neden Amsterdam? Beş gün sürecek etkinlik bugün başladı ve 16 Temmuz Salı günü de bitecek. Herkesin bildiği gibi Amsterdam, Paris ya da Milano gibi moda tarihine sahip değil. Bu da aslında normal bir moda haftası olmaması için iyi bir neden sayılabilir.
Spijkers & Spijkers autumnwinter 2013-14 |
30 tasarımcı koleksiyonlarını sergileyecek.SIS by Spijkers&Spijkers markası -ikiz kardeşler Truus ve Riet taradınsan kurulmuş- bu akşam yapılacak ve ilk şov olacak. Arkasından MaryMe-JimmyPaul gelecek.Ultra feminen koleksiyonlarıyla bilinen Claes Iversen ve moda ile sanat arasındaki sınırları zorlayan Marga Weimens gibi tanınmış markalar da moda haftasında olacakmış.
Amsterdam Moda Hastası ayrıca bir çok yeni tasarımcıları da kucaklıyor, Anne de Grijiff gibi. Kendisinin hala hakettiği ünü kazandığını düşünmüyorum o ayrı.
AFW sadece genç tasarımcılar için değil moda severler için de satın alınabilecek biletler ile karşımıza çıkıyor. Keşke Türkiye'deki moda haftaları da böyle olsa. Ayrıca bilet alamayanlar için ya da şovu canlı izleyemeyenler için Amsterdam Fashion Week uygulaması app store'da!!!
Günlük yaşam çok bazen enteresan bir şey. Kendimi GTA ya da Sims gibi bir oyunda hissettiğim an sayısı o kadar fazla ki. Hatta bazen şu hayatı doğduğu andan beri reality show olan ama kimsenin ona söylemediği adam gibi hissediyorum.(Öyle bir dizi vardı film de olabilir adı ne onun?) Bazen oturup düşünmüyor değilim 'acaba...' diye. Aslında bahsettiğim video ve bilgisayar oyunları gerçek hayata bağlı olarak yapılan hazırlanan şeyler olsa da normal haliyle çok alakasız gibi ama aslında aynı zamanda da alakalı. Bir değişik ya işte. Günlük planımı orada verilen görevler gibi hissediyorum. Planladığım ya da önceden belirlenmiş işler falan filan da bittikten sonra bir boşlukta hissiyatı. Hep böyle olmuyor tabi de yaz tatilinin boş geçen günleri anlattığım olaya en iyi örnek mesela. Ee bitti şimdi napıyoruz. Resmen tembellikle geçirebileceğim zamandan nefret eden bir insan oldum. İyi bir şey ya bu aslında. Sanırım. Yani gerçi hiç bir zaman boş durmayı seven bir insan değildim de ne olduysa bu aralar.
Neden kendimi o reality showda gibi hisseditiğime gelirsek bazen olaylar inanılmaz düzenli şekilde gerçkelşiyor ya da aynı düzenlilikte darmadağın oluyor. Tanrı işi falan diyeceklerden değilim. Ama bazen sinir bozucu bir düzen tertip, ben böyle de değilim olm ya noluyoruz diyorum sonra normale dönüyoruz. Bu da güzel.
Ya öyle işte be canım. Tabii, tabii olur olur arada sırada geçer bunlar.
Neden kendimi o reality showda gibi hisseditiğime gelirsek bazen olaylar inanılmaz düzenli şekilde gerçkelşiyor ya da aynı düzenlilikte darmadağın oluyor. Tanrı işi falan diyeceklerden değilim. Ama bazen sinir bozucu bir düzen tertip, ben böyle de değilim olm ya noluyoruz diyorum sonra normale dönüyoruz. Bu da güzel.
Ya öyle işte be canım. Tabii, tabii olur olur arada sırada geçer bunlar.
Efenim merhabalar,
Bugün iş çıkışı (ehe) arkdaşımla kendimizi Kadiköy sokaklarına attık. Amacımız kolye ve Manic Panic aramak.(Hiç bir yerde de manic panic yok bildiğiniz yer varsa söyleyebilirsiniz çok da güzel olur.) Tabii ki ikisi dışında herşeyi bulduk. Bunlar içinde şahane bir çikolata dükkanı da dahil.
Moda'da bulunan bu çikolata dükkanı ufacık minicik içi dolu tatlıcık şeklinde bir yer. Adı da Çikolata Dükkanı zaten. Arkadaşımın anlatımına göre buranın sahibi olan kişi eskiden beri içeriye elli kişinin sıkış tıkış oturacağı değil de minik bir çikolata dükkanı istemiş. Modanın en şirin dükkanı olmuş sonra da orası.
Biz gittiğimizde çok sakindi ama anladığım kadarıyla kışın soğuğunda en çok tercih edilen yerlerden biri. Benim meyveli her türlü tatlıya zaafım olduğu için frambuazlı ne varsa aldım. Bir de çilekli çikolata. Milka'nın çilekli çikolatasının doğal hali ve mikemmeeeel.
Mutlaka gidin,görün,yiyin!!!
Sevgiler,Cemre.
Sevgiler,Cemre.
In