Yetişkinlik Adı Altındaki Hava Sahasında Solumamak İçin Nedenlerim

14:28



YGS-LYS zımbırtılarına bir bıçık yılı kalmış bir liseli olarak son zamanlarda en çok duyduğum cümle aşağı yukarı herkesin ağzından aynı

kalıpta dökülüyor. 

'Bu zamanları çok arayacaksın, gençlik çok kıymetli'

Anacım bunu 5 yaşında duysam muhtemelen daha da büyümek istemezdim. Ne karamsar ne bıkkın bir durumdur bu. 

Peki sevgili yetişkinlerimiz neden söz ediyor. Oturdum düşündüm valla. Hem de dersane sınavımın olduğu akşam!!111!


1- Hayaller

Kabul edelim, Türkiye şartlarında bir yetişkin dediğimiz boyutlarda kişiler günü kurtarmanın derdinde. (Aslında çoğu insan böyle de ona hiç girmeyeyim.)Asgari ücrete düşmeyeyim de iyi bir kurumda çalışayım karnımı doyurayım şeklinde düşüncelerde. Bunu azıcık da olsa kabullenebilsem de yaşıtlarımın tek derdinin İTÜ vb üniversitelere girmek olması beni çıldırtmaktan da öteye götürüyor. Daha o yetişkinlik denilen döneme bile gelmemişken bu kadar dar düşünceli olmak ileride olacaklarla ilgili beni korkutuyor. Üzgünüm ama hayat bu demek değil. Kimsenin dünyada bir iz bırakacak mıyım diye düşünmemesi de çok enteresan. 



2-Sorumluluklar
Şimdi elinde işi olan insanların öğrencilerden daha çok sorumluluğu olduğu doğru. Hele ki işinde uzun yıllar çalışıp bir yerlere gelmiş kişilerin sorumlulukları çok da fazla. Bunlar güzel şeyler. Hoş tabi. Ama benim bahsettiğim sorumluluk bu değil. Daha çok toplum içinde olan bir şey şimdi anlatacağım.

Toplumun çok büyük bir kısmının orta yaş kesimi (benim için yetişkinlik denilen zımbırtı da bu yani.) topluma sürekli birşeyler aşılamaya örf ve adetleri etrafına öğretmeye çalışır. Bilmediği, yanlış bildiklerini. Ve bu beni deli eder. "Terbiye" desek mesela. Bu yaşla ilgili bir şey değil en basitinden. Bunu öğretmeyi kendine sorumluluk edinmiş insanlar dolaşıyor sokakta orada burada. O çok garip mesela.

Sonra kendine etrafa karşı çok sorumluluk var işte her istediğini yapamıyorsun. Her ne kadar ben bunları umursamayacak bir insan olsam da bunu okuyanların belki de yarısı ileride bu baskılara maruz kalıp istemeyerek sorumluluklar yüklenmiş olacak.

He onu da geçtim devlete aileye olan sorumluluklar var. İstemediğin şeyler yapıyorsun. Hele aile işi bence çok korkunç. Kadın olsa kendi işleri dışında evi çekip çevirecek çocuk varsa ona bakacak çalışıyorsa bir yaştan bırakmak zorunda kalacak sonra boş boş oturmaktan depresyona girecek. Erkek olsa eve para getirecek sonra tabii vekillerimiz batmasın diye vergilerdi falandı filandı çok uzun iş.

He kendine karşı sorumluluk pek kalıyor mu? Orası malum işte.






3-Eğlence

Eğlence deyince kafa yapısından bahsediyorum biraz. Yaş ilerledikçe kafa yapısı değişen insan çok. Hatta değişince bence artık onlara gerek kalmıyor. Ama şöyle minik bir problem açığa çıkıyor.Kafa yapısı değişince biraz da insanlar sıkıcılaşmaya başlıyor. Mazaret de yoğun iş hayatı. Eğlence anlayışı operadan öteye gidemiyor. Hayat yine bu değil. Benim için kim olursa olsun hayatının her döneminde enerjik olsun. Enerji güzel birşeydir. Evrene de yararlıdır. İnsanlar eğlenceye vakit bulamadıkça onlardan enerjik olmalarını beklemek saçma. 

Yaşlanırsanız sıkıcılaşmayın bak nolur.



4-Para kazanma derdi

Para. Renkli Kağıt. Pis bir şey. Somut anlamda da. Şöyle ki. Para denilen varlık bu ortalığı dağıtan aptal kağıt parçası dünyada hiç aklınıza gelmeyecek insanların elinden geçmiş olabilir. Yaş ilerledikçe kazanılan para, elde edilen para artıyor. Onu başkalarından almak, başkalarından daha fazla sahip olmak isterken aslında hiç sahip olamadığını farketme durumu var. 

Para kazanma derdi bu tür gerçeklere rağmen özellikle korunmasız topraklar olan Türkiye'de öyle çok önemli öyle kötü durumda ki. Dert etmeyi düşünürken bile içim karardı.





5-Hayat düzeni 

Küçüklükten itibaren ailelerin çocuklarını nasıl okula göndermeye cesaret edebildiğine şaşarım. Yabancı bir yer. Yabancı insanlar. Çoçuğu emanet edecek kişiler. Çocuk o. Emanet etmek. Nasıl kötü bir kavram. Korkunç.

Hayat düzenini düşününce aklıma gelen ilk şey bu oldu. İlk defa kalabalık farklı bir ortama girerken bile kim bilir neler düşündük çocuk aklımızla. Ben böyle şeyleri gerçekten hatırlayamam. Ama şimdi dönüp de bakınca bunun o zaman için büyük bir değişiklik düzen olduğunu söyleyebilirim. 

Zamanla özellikle benim pek hoşlanmadığım konumuzla ilgili olan döneme gelindiğindeyse hayat düzeninde köklü değişiklikler  artık gerçekleşmemektedir. 

Yani diyorum ki. Yapmayın. Köklü değişiklikler her zaman ve sürekli. İyidir.







6-Şaşırma duygusu

Merak ve şaşırma. İkisi birbirine bağlı eylemler. Benim hayatımda öyleler en azından. Çünkü adı üstünde merak edilen bir şey bilinmeyen gizemli sırlı bir şeydir. O sır açığa çıkınca ister istemez bir şaşırma rahatlama duygusu içimizi kaplamaktadır.

Bir de ayrı bir şaşırma durumu var. Merak edilen değil de bilinen duyulan bir şeyi didikleyip araştırmak sonra vay ulan bu böyleymiş'i görüp kanıksama durumu.

Aslında şaşırmayı bırakmak biraz korkutucu. Çünkü o zaman bilinecek ve öğrenilmesi gereken çok şey olduğu korkusu gözünüzün içine girer ve dünya büyür.



Mesela ben her türlü şaşırırım. Şaşkınlık demiyorum onu da çok yaparım ama hala küçük bir çocukla aynı şeyleri merak edebilirim.Çünkü bilimsel açıklama dediğimiz terimlerin bile açıkları var. Ne kadar öğrenirsem ne kadar araştırırsam konuyla alakalı bilgiyle dolup taşsam da şaşırtıcı çok şey var bu hayatta.


Ama mesela böyle bir yetişince Benim için şu an bile extreme olan vücuttaki oksijenin karbondioksite dönüştürülmesi dünyanın dönmesi gezegenler bir canlının minik bir yavruyu yaratması gibi sıradan sıfatlı olaylar hiç mi hiç ilginç gelmemekte olağan olmuş olmaktadır.

Dediğimiz malum dönemde ise doğumgününüzü unutmuş gibi yapan bir grup sevimli arkadaşın süpriz parti yapması evrenin en şaşırtıcı etkinliği haline gelmiiştir.



Bunların hepsi için de gavurların bir lafı var derler:

Life Happens.

You Might Also Like

0 yorum