Zeytin Ezmesi Tadında Bir Cuma

06:34

Merhabayin!

Okulun başladığı hafta olmasıyla beraber blogla çok ilgilenemedim. Kusura bakmayınız! Ama bu sabah telefonumun biten şarjının azizliğine uğrayarak uyanamadım ve de öğlenlere kadar uyudum. İyi mi oldu, tabii ki de. Kim uykuyu sevmez ki!

Bu cuma sabahı da koca bir hafta olduğu gibi soğuk ve kasvetliydi. Ama ben kedili evimde kedili fincanımda koca bir kahveyle gune başladım.

İşte burda çok mutlu ve kahveli olarak size poz veriyorum.

Aslında son dört yılını kartal'da okuyarak geçirmiş biri olarak sabahları erkenden kalkıp vapurla karşıya geçmeye itirazım yok. Hele de bu guzel yağmurlu biraz soğuk kimine göre kasvetli havada. Bu resme baktıkça gökyuzuyle deniz arasındaki çizgiyi silip atasım bir de vapurdan aşağıya atlayasım geliyor. Ama durayım. Çunku bu cuma TGIF gunu ve bir yerlerden açık denize atlamak için daha uygun bir zamanı kollayabilirim.

Beni bilen bilir son zamanlarda özellikle bir kaç yıldır Despicable me filmindeki minionlara deli oluyorum. Şansıma bu aralar yeni filmi çıktığı için heryerde butun oyuncakçılarda, cips paketlerinde hatta kinder supriselerde bile minion oyuncukları var. E ben de durur muyum hemen saldırdım tabii. Nerde ufak minionlar varsa kaptım. Ama bulması da biraz zor haberiniz olsun her kinder'den çıkmıyor. O yuzden kendinizi bulacağım diye kaptırmayın!

Sabah kahveni yudumladıktan sonraa biraz kitap okuyayım diyerek kutuphaneye yöneldim. Annemin eski kitaplarının arasında short history of english literature'u buldum. Böyle kitaplar daha çok akademik alanlar için yazılmış olsa da şaşırtıcı derecede ilgi çekiciydi.

Annemin yeni aldığı hipster terliklerimi ayıma gösteriyorum. Evet galiba evdeyken çok sıkılan biriyim.

Birazdan dışarı çıkıp arkadaşlarımla buluşmaya gideceğim. Ustume de Topshop'tan aldığım ve en sevdiğim parçalar arasına giren bu yeşil bomber ceketi alacağım. Bu ceketi o kadar çok sevdim ki uzerimdeyken yanımdaki butun arkadaşlarıma baaaaak çok guzel değil mi aşık oldum falan diyorum.